30 Ağustos 2012 Perşembe

Thefacebook'u tam açsak mı diyorduk.

Hikaye 2004 yılının başları... Hava o kadar soğuk ki, Jack ile biz denizden yeni gelmişiz. O yıl Harvard' ı kazanmışım arkadaş, evden ne kadar para istesem gönderiyorlar saolsunlar. Alkol' e yeni başladım, kız arkadaş konusunu hiç açmayacağım. Kızlar konusunda hep şanssızım, yıllardır böyle oldu bu (Yazar bu konuya ileride çok değinecek).

   2004 yılında beni en çok sevindiren olay ise; Harvard' ı kazandığım için annemin bana hediye aldığı "sivri burun ayakkabılar" tabiki de. Sınıfta koşu yarışlarını hep ayakkabı burun farkı ile kazanıyordum. Çok ekmeğini yemişimdir o ayakkabıların. Tabi ayakkabıları gören bıyıklı bir abinin bana gelip "Mark sen ülkücü müsün?" demesi ile Oscar' a aday bi hareket göstererek, dizlerimin üzerine çöküp, "Sol kolumu kesseniz de kurt' un yolundan gideceğime namusum şerefim üzerine and içerim!" diyerek, karşımdaki ülkü ocakları reisini büyülemeye çalışıyorum. Neyse Harvard' a Kafkasya' dan gelen Mehmet abi bana 1. sınıf ülkü ocakları reisi olmayı teklif etti. Bende siz nasıl uygun görürseniz öyle olsun diyerek kenara çekildim ve artık reis idim. İleride hakkımda "Mark Reyiz" diyeceklerdi, bu olayın heyecanını içimde yaşıyordum. O gün eve geçtim, saat akşam üzeri 6 falan. Bu arada "ev arkadaşım 5 tane", içlerinde sadece "Salih" ile çok samimiyim. Benden 2-3 yaş büyük, ben ayıp olmasın diye hep ona Salih abi derim. Evde sıkkın bıkkın bi halde oturup batak oynayalım diyoruz ama 5 kişiyiz, kimse yancı olmak istemiyor. Ben Salih abinin yanına giderek, "abi artık üniversiteli olduk, karılarla kızlarla takılmalıyız biz. Bizim olayımız amacımız bu, hem ben reisim artık okulda kimse atar yapamaz, dövdürürüz" dedim. Salih abi dedi gel satranç oynayalım, başladık satrança . Arkadaş adam oynuyor, valla bende bildiğimden değil, öyle ileri geri itiyorum. Salih abi gözlerimin içine bakarak "Ya Mark, bu internette çok karı kız dolanıyor diyorlar, o doğru mu ya?" demesi ile "şah mat" demesi bir oldu. Dedim "Abi, ben liseyi Ankara çinçin anadolu teknik lise bilgisayar bölümünde okudum, internet işi benim işim." Salih abi bana dönerek; "msn hackleyebiliyon mu hacı sen" demesi ile, Bill Gates' e alttan alttan küfür ediyordum. Abi dedim, "Ne yapacan msn' i internet sitelerinde takılalım."

   Neyse biz açtık bilgisayarı; netlog, yonja gibi sitelerde profiller oluşturduk. Ama salih abinin martı kaşlı fotoğraflarının ve benim karadenizlilere benzeyen fotoğraflarımın, rakiplerimiz olan "emo" çocuklar karşısında iş yapmaması ile hayallerimiz suya düşmeye başlıyordu. Dedim bu iş böyle olmaz hafız, biz en iyisi internet sitesini kendimiz açalım? Abi ampul sarı sarı yandı, kafamdan öyle ışık çıkıyordu ki Ak Parti beni görse maskot olarak logolarına yerleştirirdi o an. Abi dedim sen uzan arkana, ben halledeceğim bu işi. Hemen Google' ı açtım ve "Free web templates" diye arattım. Hazır şablonlardan bir şablon seçerek başladım internet sitesini yapmaya. Sitenin amacı; "güzel kızlar siteye fotoğraf koyacak, biz onları yorumlayacağız" aradan ekmek düşecek, biz sitedeki yakışıklı erkekleri banlayıp sadece kendi arkadaşlarımıza kız düşmesini sağlayacaktık. Siteyi 2 saat gibi kısa bir sürede yaptım. Neyse ismine "thefacebook" olarak karar verdik (ileride bunu açıklayacağım). Siteyi tam bitirmeye yakın, kulaklıklarımı taktim ve playlistte çalan "Dale Don Dale" parçası ile nasıl bir kafa yaşıyorum anlatamam. Siteyi açtık ve arkadaşlarımıza telefonlarla mesajlar gönderdik falanlar filanlar... Ulan bir gecede siteye 1000 kişi üye olmuştu, bunlardan 700 tanesi kız, 300 tanesi erkekti. Biz bu erkeklerden 270 tanesini banladık o gece.

  Evet, site tutmuştu! Salih abi hemen dolaptan iki tane bira kapıp, "Hacı nasıl, kız var mı kız?" diye gelmişti. Abi dedim kız çok, o konuda sorun yok. Hiç unutmam; günlerden Perşembe, birayı elime alıp; "Abi ben içmesem, yarın cuma namazı var" dedim, ama Salih abi "Oğlum bir şey olmaz, iç" dedi. Şeytana uydum, birayı içmeye başladım ki; ben bir birada sarhoş oluyorum, onu o an unutmuştum. Ama yüzümüz gülüyor ve evin içinde kafamızın üzerinde dönecek kadar eğleniyorduk. Arkadan bir müzik sesi geliyordu kulağıma; "zilleri takıp oynayı vericez gari". Salih abi ve ben birden ayağa kalktık, evdeki diğer 3 arkadaş da bize eşlik etmeye başlamıştı. Parmaklarımızı şıklatarak anlamını bilmediğimiz sözleri; "zilleri takıp oynayı vericez gari" diyerek, evin içinde oynuyorduk. Neyse benim bira bitmeye başladı, ben o yıllarda "Winston" içiyorum, parasızlık amk işte. Bir sigara yaktım ve içmeye başladım. Bir yandan eski sevgilimi düşünüp alkolün bana verdiği yetkiye dayanarak, ona "seni özledim" mesajı atsam mı diye düşünüyordum, bir yandan da oğlum koca site açtın, o kadar karı kız var, diyordum. Birden ayağa kalktım ve "Salih abi tutma beni, kafamın üzerinde döneceğim" dedim. Ben sarhoş olmuşum, Salih abiler beni uyutmuş, gecenin sonunu hatırlamıyorum arkadaşlar. O gece öylece bitivermişti benim için. Ertesi gün cuma namazında "ALLAH' ım, sana çok şükürler olsun, site tuttu" diyerek dua etmiştim.

   Kuruluşumuz böyle olmuştu, daha bu olayın detaylarına inmeye gerek yok. Thefacebook bu şekilde kurulmuştur ama basın bunu abartarak, çok farklı şekillendirmiştir ve hatta "Sosyal Ağ" filminin tutması için bizi tamamen entel çocuklar olarak göstermişlerdir.


                     SONUÇ OLARAK HEPSİ BASININ ABARTMASI.

Harvard 8/A Sınıfı
Mark Zuckerberg
https://twitter.com/MarkinYeri